21. Yüzyılda Köleler (Kul) ve Efendiler
⚠️Yazıda dipnot sayılarının üzerine tıklarsanız açıklamaları okuyabilirsiniz.
İşçiler işverenin, memurlar amirin, öğretim elemanları rektörün, öğrenciler öğretmenin, çocuklar ebeveynin, kiracılar ev sahibinin, … KULU VE KÖLESİ DEĞİLDİR!
Yukarıdaki girizgahı son zamanlarda hem görev yaptığım camiada hem de etrafımda onlarca “kul-efendi veya köle-sahip” ilişkisine şahit olduğum için yazdım. Kuldan veya köleden kastım çalışanlar, çocuklar, öğrenciler vb. iken efendiden veya sahipten kastım işverenler, ebeveynler, öğretmenler vb. Bu iki taraf arasında yaşananlardan bazıları yanıbaşımda cereyan ederken bazılarından ise dolaylı yollardan1Örneğin; zam talep eden işçilere: “Herkesi kapının önüne koyarım” diyen işveren Ali Rıza Yıldırım yakın zamanda bir hayli gündem oldu. haberdar oluyorum.
Herkesin konuşmaya, düşüncelerini veya yaşadıklarını anlatmaya korktuğu bugünler geride kaldığında gerçekler paylaşılmaya başlanacaktır; ne de olsa gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkma huyu vardır. Gerçeklerin er veya geç ortaya çıkmasının bir de kötü yanı vardır; gerçekler ortaya çıktığında, aradan geçen zamanla, yaşanmışlıklar artık eskisi kadar ciddiye alınmayacaktır veya geçmiş gerçekliğin bağlamı unutulacağından önemini yitirebilecektir. Kısacası olayların yaşandığı gün duyurulması ile ortaya çıkarıldığı gün duyurulması arasındaki fark bağlamın anlaşılıp anlaşılamamasıyla ilgilidir; bağlam kopunca da birileri eşeğin anırmasıyla abdestin bozulduğunu2https://www.gazetegordes.com/yazarlar/ismail-aybey/esegin-anirmasi-abdesti-bozar-mi/1585/ düşünmeye başlayacaktır! Paranıza para zenginliğinize zenginlik katabilmek, makam sevdanız yüzünden egonuzu tatmik etmek gibi gerekçelerle sesini çıkar(a)mayanlar üzerinde ahlaksızca tahakküm kuruyorsanız, tahakküm kurmaya gayret ediyorsanız, tahakküm kuranlara veya kurmaya gayret edenlere çanak tutuyorsanız veya tahakküm kurmaya gayret edenleri gördüğünüz halde sesinizi “aman boşver, neme lazım” diyerek çıkarmıyorsanız, sesini çıkar(a)mayanların sesini çıkarmaya başladığı o gün geldiğinde siz de nasibinizi alabilirsiniz! Almalısınız da!
Neyse, konuyu dallandırıp budaklandırmadan meselenin özüne döneyim.
Kendini güçlü görenlerin, güçsüz gördüğü muhatabına yönelik bu çürümüş, çirkin davranış modeline nelerin neden olduğunu burada analiz edecek değilim elbette ama konunun uzmanlarının bu iki taraf arasındaki ilişkiye yönelik düşüncelerini özetle de olsa paylaşmam gerek.3Bu yazımda kullanılacak referansların belirlenmesinde ve dil bilgisi kontrolünde ClaudeAI’dan destek alınmıştır. Bu bir AI reklamı da değildir!
Bu arada aşağıya geçmeden önce MOBBING’e (Bezdiri) Maruz Kalanlardan mısınız? başlıklı kısa yazımı da okumanızı öneririm.
Toplumsal yapılar içerisinde var olan hiyerarşik ilişkiler, tarih boyunca insan etkileşimlerinin temel bir parçası olmuştur. Ancak bu hiyerarşilerin, bireylerin temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmemesi gerektiği fikri, modern toplumların ve insan hakları kavramının gelişimiyle birlikte ön plana çıkmıştır.4Donnelly, J. (2013). Universal human rights in theory and practice. Cornell University Press.
Hiyerarşi ve Özgürlük Dengesi
Hiyerarşik yapılar, toplumsal düzenin sağlanması ve karmaşık organizasyonların yönetilmesi açısından işlevsel olabilir. Bununla birlikte, bu yapıların bireylerin özgürlüklerini kısıtlamaması gerektiği fikri, çağdaş yönetim ve organizasyon teorilerinin temelini oluşturur.5Mintzberg, H. (1979). The structuring of organizations. Prentice Hall. İşçi-işveren, memur-amir, öğrenci-öğretmen gibi ilişkilerde, tarafların karşılıklı hak ve sorumluluklarının dengeli bir şekilde belirlenmesi önemlidir.
İşçi-İşveren İlişkisi
İş hukuku ve çalışma ilişkileri literatüründe, işçilerin haklarının korunması ve iş yerinde özerkliklerinin sağlanması konusu giderek daha fazla önem kazanmaktadır. İş ilişkilerinde yalnızca ekonomik bir değişim yoktur, aynı zamanda sosyal ve etik boyutlara da sahiptir.6Budd, J. W., & Bhave, D. (2019). The employment relationship: Key elements, alternative frames of reference, and implications for HRM. In A. Wilkinson, N. Bacon, S. Snell, & D. Lepak (Eds.), The SAGE Handbook of Human Resource Management (pp. 41-64). SAGE Publications. İşçilerin, işverenlerin kölesi olmadığı fikri, modern çalışma hayatının temel prensiplerinden biridir ve Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından da desteklenmektedir.7International Labour Organization (ILO). (2019). ILO Centenary Declaration for the Future of Work. ILO.
Kamu Yönetiminde Hiyerarşi
Kamu sektöründe, memurlar ve amirleri arasındaki ilişki, bürokratik yapının bir gereği olarak hiyerarşik bir düzende işler. Ancak bu hiyerarşi, memurların bireysel haklarını ve mesleki özerkliklerini ihlal etmemelidir. “Yeni Kamu Hizmeti” yaklaşımında, vatandaşlara hizmet eeden kamu çalışanlarının aynı zamanda özerkliğine ve karar alma süreçlerine katılımına önem verilir.8Denhardt, R. B., & Denhardt, J. V. (2000). The New Public Service: Serving rather than steering. Public Administration Review, 60(6), 549–559. https://doi.org/10.1111/0033-3352.00117; Denhardt, J. V., & Denhardt, R. B. (2007). The new public service: Serving, not steering. M.E.Sharpe.
Akademik Özgürlük ve Yönetim
Yükseköğretim kurumlarında, öğretim elemanları ve yönetim arasındaki ilişki, akademik özgürlük kavramı çerçevesinde şekillenir. Akademik özgürlük, bilimsel araştırma ve öğretimin temel taşıdır.9Altbach, P. G. (2001). Academic freedom: International realities and challenges. Higher Education, 41(1-2), 205-219. Rektörler ve diğer yöneticiler, bu özgürlüğü korumak ve desteklemekle yükümlüdür. Akademisyenlerin, kurumsal hiyerarşi içinde “köle” olmadığı, aksine özgür düşünce ve ifade hakkına sahip bireyler olduğu anlayışı, modern üniversite kavramının temelidir.
Eğitimde Öğrenci-Öğretmen İlişkisi
Eğitim alanında, öğrenci-öğretmen ilişkisinin niteliği, pedagojik yaklaşımların merkezinde yer alır. Geleneksel “bankacı eğitim modeli”nin artık işlevselliğini yitirmeye başladığını; öğrencilerin pasif alıcılar değil, aktif katılımcılar olması gerektiğini; öğrencilerin öğretmenlerinin “kulu ve kölesi” olmadığını, aksine eğitim sürecinin eşit paydaşları olduğunu hatırlatmak gerekir.10Freire, P. (2000). Pedagogy of the oppressed. The Continuum International Publishing Group Inc., USA.
Aile İçi İlişkiler ve Çocuk Hakları
Aile içi ilişkilerde, ebeveynler ve çocuklar arasındaki güç dengesi, çocuk hakları perspektifinden yeniden değerlendirilmektedir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi, çocukların bağımsız bireyler olarak haklarını tanır ve korur.11UNICEF. (1989). Convention on the Rights of the Child. United Nations. Çocuklara aile içinde katılım hakkı tanınması ve ebeveynlerin rehberlik rolünün çocukların özerkliğini destekleyici nitelikte olması durumunda aile içi ilişkiler daha demokratik ve sağlıklı olabilir.12Lansdown, G. (2011). Every child’s right to be heard: A resource guide on the UN committee on the rights of the child general comment no: 12. Save the Children UK.
Uzun lafın kısası; toplumsal rollerin ve hiyerarşik yapıların varlığı, bireylerin temel hak ve özgürlüklerinin ihlal edilmesi anlamına gelmemelidir. İşçiler, memurlar, öğretim elemanları, öğrenciler ve çocuklar, içinde bulundukları sosyal ve kurumsal yapılarda belirli roller üstlenseler de, bu rollerin onların özgürlüklerini ve insanlık onurunu zedelememesi gerekir.
Modern toplumların gelişimi, bu ilişkilerdeki güç dengesizliklerinin azaltılması ve bireylerin özerkliğinin artırılması yönünde ilerlemektedir. “Kalkınma” kavramı özgürlüklerin genişletilmesi olarak tanımlanacak olursa, bu ilerlemenin temel felsefesini oluşturur. Toplumsal ilişkilerin, karşılıklı saygı, anlayış ve adalet ilkeleri çerçevesinde yeniden yapılandırılması, daha özgür ve adil bir toplumun inşası için kritik öneme sahiptir.13Sen, A. (2001). Development as freedom. Oxford University Press.