Hz. Muhammed Hz. İsa’nın Babası mı?

⚠️Yazıda dipnot sayılarının üzerine tıklarsanız açıklamaları okuyabilirsiniz.



Fetullah Gülen’in Bazı Ayetleri Nasıl Tefsir Ettiğine Dikkat Etmek Gerek! Bakalım Gülen “Meryem Sûresi“nin 17. âyetini1 nasıl yorumlamış: {Acaba ne idi bu ruh?2 Hemen büyük çoğunluğu itibariyle bütün tefsirler, ayeti kerime de: “ruhumuzu gönderdik” diye belirtilen ruhun Cebrail (a.s.) olduğunu ifade etmektedirler. Ne var ki, burada Kur’an Ruh tabirini kullanıyor; ruhun tayinin de ise ihtilaf vardır. İhtimalin sınırları ise ihtilafın çerçevesini aşkındır; hatta Efendimizin ruhunu içine alacak kadar da geniştir. Evet, bu da muhtemeldir; zira Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka bir hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helal olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi; zira o bir münasebetle Hz. Meryem’in kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu3. Bu açıdan da Ruh’un Efendimizin ruhu olabileceği de ihtimal dâhilindedir.}4 “Her ne kadar Gülen cümlesinin sonunda bu konuda başka kanıtlar bulunmadan bunun katiyet ifade etmeyeceğini belirtiyorsa da, söz konusu ayeti böyle yorumladıktan sonra geriye ne kalıyor ki?“5 Fetullah Gülen’in Yukarıdaki Yorumuna Göre Hz. Muhammed Hz. İsa’nın Babası mı? “Rivayet zincirlerindeki sıkıntılar bir yana konulup hadis sahihmiş gibi ele alınsa bile, Hz. Peygamber’in Hz. Meryem ile nikâhının ve zevceleşmesinin Ahirette, Cennette olacağını söylediği görülüyor. (Bu nikâhlanma olayına eserin 146 nolu dipnotu ile Gülen, Ali el-Muttaki’nin Kenzul-Umma – l (11/424) adlı eserinden dayanak gösteriyor, ancak nedense rivayetin metnini vermiyor. Oysa orada Hz. Peygamber’e isnat edilen söz şudur: Sad İbn Cünade’den, Allah Resûlü dedi: Cennette Allah beni İmrân kızı Meryem, Firavun’un hanımı ve Musa’nın kız kardeşi ile evlendirecek. Bu rivayet farklı râvilerden az çok değişiklikle Taberânî: Mucemul-Kebîr, VI, 52, no: 5485; Heysemî: Mecmua, IX, 128, gibi diğer kaynaklarda da geçmektedir.“6 Aksiyon dergisinde Suat Yıldırım şöyle diyor: “… Müslüman ve Hıristiyan ümmetlerinin, Hz. İsa’nın şahsiyeti etrafında bütünleşerek, hem kendilerini, hem de bütün insanlığı kurtarmaya yönelmeleri, hepimizin ideali olmalıdır. Bunun bazı emareleri de görünmektedir.”7 Suat Yıldırım’ın bu sözleri için Mehmet Bayrakdar Hoca şu ifadeleri kullanmaktadır: “… sözlerine benim gönlüm razı değildir. Kendisinin de belirttiği gibi mutlak risaletin sahibi Hz. Muhammed ise ve henüz Hz. İsa da ortada yoksa niçin S.Yıldırım Müslümanları Hz. İsa arkasında saf tutmaya davet ediyor da Hristiyanları Hz. Muhammed etrafında toplanmaya çağırmıyor? Yoksa Hz. Muhammed’in risaleti insanlığın kurtuluşuna kâfi değil midir?“8 Gülen’in ilgili ayeti ihtimal dâhilinde bile olsa bu şekilde9 yorumlaması; Fetullah Gülen’in sağ kolu olduğu iddia edilen şahsın Papa’nın elini öpmesinin10 ardından Dinlerarası Diyalog Operasyonu çerçevesinde, Hristiyanlara hoş görünme adına, Hıristiyanlığı ve İslam’ı apaçık “evlendirmeye” yönelik bir girişimdir. 📅 12.12.2013 – Serdar UZUN11 📅17.07.2023 - Yazıya Küçük Bir İlave Yazıyı yazalı tam 10 yıl olmuş ve bu 10 yıl içinde Gülen taraftarları (ki bir kısmı arkadaşım veya akrabam) bu yazım dolayısıyla yer yer bana hakaretler yaparlar veya yanıt verirler. Hakaretlerden ve bana verdikleri yanıtlardan birkaçı şu: – Allah sana hidayet nasip etsin… – Senin de diğerleri gibi gözlerin kör olmuş, ön yargıyla değerlendiriyorsun… – Siz kimsiniz de Hoca Efendi’nin sözlerini eleştirebiliyorsunuz… – Ya o tam olarak öyle demek istememiştir, vardır bilmediğimiz bir anlamı ya da sen yanlış anlamışsın… – Kitaplarını Gülen’in kendisi yazmıyor, kitapları sohbetlerinden derlemelerle yazılıyor… – Bizim ilmimiz, senin ilmin onun yazdıklarını anlamaya yetmez… Bu yanıtların her birine ayrı ayrı yanıt vermek isterim ama gerek duymuyorum. Sadece şunları ilave edip yazıyı sonlandırayım. Kitaplarını Gülen yazmıyorsa yani sohbetlerinden derlemeyse kitaplarının başına sohbet derlemeleri gibi bir şey yazmaları gerekirdi. Yazar bir konu hakkında (hele de Kur’an söz konusu olunca) kendi yorumunu katıyorsa ve kattığı yorum sağa sola bükülecek cinsten içeriğe de sahipse, yazdığından neyi murad ettiğini belirtecek ki okuyucu niyet okuması yapmasın. Daha farklı bir ifadeyle bir metnin hangi niyetle yazıldığı yazar tarafından belirtilmediyse okuyucu niyet okuması yapabilir. Bu minvalde; bahsi geçen ayetin, nüzul sebebi olmayan bir hadis rivayeti üzerinden bu şekilde yorumlanması bence tehlikeli sularda yüzmek anlamına gelir. Rahatsız edici bu yorum ayet üzerinden değil de sadece hadis üzerinden yapılsaydı belki bu denli tepkiler gelmezdi, ancak açıkçası ayete yönelik bu yorum çok rahatsız edici.
📅05.05.2020 | Serdar UZUN[dn]Yazdıklarım şahsi fikrimdir; elimden geldiğince objektif olmaya gayret etsem de yanılmış veya subjektif ifadeler kullanmış olabilirim. Bu minvalde şu sözü hatırlatmak isterim: “Metinler konuşamaz, metni okuyanlar onu konuşturur.“[/dn]

Okunma Sayısı: